26 Eylül 2012 Çarşamba

cehalet mutluluktur



kalbimde bir anlık o his
elektrik çarpmış gibi
çok güçlü bir akım 
şiddetle damarlarımdan 
akıp gitmiş ve ordan yüreğime ulaşmış
ve onu avuçlarına almış gibi

hayır çaresiz bir his değil asla yoo,
fakat kesif, tutkulu ve
şehvetli.

anlatamayacağım kimi hisler 
birikiyor bazen kalbimde
kendilerine içimin loşluklarında nemli 
kuytular bulup yerleşmeye başlıyorlar
ve yeşilleniyorlar orda
kök salıyorlar
ve zamanla da dallanıp budaklanıyorlar.

ben gece insanıyımdır,
genelde yazılarımı bu saatlerde yazmam da bu yüzden sanırım.
pek de beğenildiğimi düşünmem
beğendiğini zanneden de bir avuç kişidir
ihtimal dahilinde.

bir sevgili
bir aşık
bir dost
bir arkadaş
ve arkadaş olduğunu sanan
oysa ki rezil sahte kostümler giyen pek çokları
öyle ki artlarında bıraktıkları iğrenç sızıntılar
ve çöpsel kokular
gözlerinizi yaşartır 
bulantı duyarsınız hayatın bu kirli yüzüne.

bazen elde ettiğimi sanarım,
o iyi olan arkadaşlardan bazılarını.
bir gün onlardan biriyleydim.
bir masada oturup çay içerken 
yaşlı bir adam yaklaştı
konuşmuyordu
üstü başı dökülüyordu
yıpranmıştı
gözleri küreleri içinde sürekli hareket ediyordu.
bir türlü ne istediğini de söylemiyordu.
neden sonra masadaki sigara paketine bakışları kitlenince 
anladım derdini.
bir dal sigara çıkarıp uzattım.
hiçbir şey söylemeden çekilip gitti.
ama bir nebze olsun gülümsüyordu sanki giderken.

biraz daha sonra yanımızdaki yoldan bir dolmuş geçti
içinde sakallı sarıklı bir herif;
dolmuşun şöförü.
bir iran havası esti gözlerimin önünden.

eve döndüğümdeyse durum hep aynıydı.
zaten son zamanlarda hiç değişmiyordu.
insanlar aşık olduğunu sanıyordu mesela.
birbirlerini kullanıyorlardı arsızca,
ki bundan iki tarafın da haberi varmış ve gayet memnunlarmış gibi hallerinden..
başkalarını unutmak için birbirlerinin bedenlerini ve ruhlarını emip sömürüyorlardı.
kalplerini çaldıklarını sanıyorlar fakat tamamiyle bir aldanma hali içinde yuvarlanıp gidiyorlardı.


çoğu zaman da derler ya " mana bulma, bulursan başına gelir" diye.
fakat ben hiçbir zaman mükemmeli oynamadım ki,


fakat dünya dönüyordu işte.
hah!
ama bazen de aslında
 "biraz sığ ve cahil biri olmak daha iyi be"
diye geçiriyorum aklımdan.
çünkü cahiller gece yatağa yattıklarında daha iyi uyuyorlar,
hatta kafalarını yastığa koyar koymaz uyuyorlar.
çünkü nedene niçine nasıla ihtiyaç yok.
sormak istemiyorlar , merak bile etmiyorlar.

"Ignorance is bliss! "




   



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder