18 Eylül 2012 Salı

bugün pazartesi



jim'in ruhuna bir kadeh viski kaldırdım
bir tutam sigara dumanı üfledim boşluğa.
bir bir odaları dolaştım
iki yumurta kırıp menemen yaptım
bulaşıkları yıkayıp kaldırdım
televizyonu hiç açmadım


geldi bir sinek ısırdı utanmadan kolumdan


sonra derken bilgisayar ekranında avuç içi ile 
öldürülür sinek.
sinek adı üstünde sinek olduğundan mütevellit
ölmeye layıktır er ya da geç.
hani doğuştan kaybeden ya, adı üstünde "sinek" 

fakat bıraktığı yerde bir kaşıntı
bir kırmızılık..

insanlar da bazen böyle alerji yapar,
kaşındırırlar sizi yakınlarda bulundukları an,
onları görmezden gelirsiniz
fakat ucube ses tonları ve muhabbetleri
size iğrenç bir vızıltı gibi gelir.
engel olamazsınız onları duvara çat diye yapıştırıp ezmemek için,
kendinize.

ve sonra bir sigara daha yakarsınız,
bakarsınız ki birini öldürmek o kadar da kolay değil.
birinin gözleri gözlerinize takılı kalmışken onun ruhunu, canını verişini, teslim edişini görmek ve şahit olmak..
hayır,
not like that..

en iyisi yatmadan önce son bir parça daha,
sonra bir nefes daha,
ve gelmeyecek olan uyku.

gingers don't have souls?!



 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder