7 Nisan 2012 Cumartesi

bir tutam bukowski





Sanırım her zaman kendimize acı çektirmek isteyeceğimiz bir şeyler var.Hipodromda diğer insanların duygularını hissedersin,çaresiz karanlığı,ve nasıl da pes edip gittiklerini.Hipodrom kalabalığı bir bedene indirilmiş dünya,ölüm ve kaybetmeyle ezip ufalayan hayattır.Sonuçta kimse kazanmaz,göz kamaştırıcı parıltıdan uzakta bir dakikalığına sadece cezamızın gecikmesini bekleriz.(kahretsin,bu amaçsızlığın üzerine düşüncelere dalarken,sigaramın yanık ucu parmağıma çarptı.Bu beni uyandırıp,Sartre havasından çıkardı!)Kahrolası,bizim mizaha ihtiyacımız var,gülmeye.Eskiden daha çok gülerdim,yazmak dışında her şeyi daha çok yapardım.Şimdi,yazıyorum,yazıyorum ve yazıyorum,yaşlandıkça daha çok yazıyorum ölümle dans ederek.Ne şov ama.Bence fena değil.Bir gün “Bukowski ölmüş”,diyecekler ve ben gerçekten keşfedileceğim ve kokuşmuş parlak elektrik direklerinden sarkıtılacağım.Ne olmuş yani?Ölümsüzlük yaşayanların aptalca bir icadı.Hipodromların ne yaptığını görebiliyor musun?Bu döngüyü devam ettiriyor.Şimşek ve şans.Son mavi kuş şarkısını söylüyor.Söylediğim herhangi bir şey kulağa hoş geliyor çünkü ben yazarken kumar oynuyorum.Çok fazlalar,çok dikkatliler.Çalışıyor,öğretiyor ve başarısız oluyorlar.Gelenek onları ateşlerinden soyup çıkarıyor.Şimdi daha iyi hissediyorum,burada 2.katta Macintosh bilgisayarımla.O benim dostum.Ve radyoda Mahler çalıyor,rahatça akıp gidiyor birinin bazı zamanlar ihtiyaç duyacağı riskleri alarak.Sonra sesin tizleşmesiyle kendinden geçirip,coşturuyor insanı.Teşekkürler Mahler,senden ödünç alıyorum ve sana asla borcumu ödeyemem.




Burada küçük bir balkon var,kapı açık ve Harbor Otobanı'nda güneye giden arabaların ışıklarını görebiliyorum,asla durmuyorlar,hiç bitmek bilmeyen ışık akışı.Bütün o insanlar.Ne yaparlar?Ne düşünürler?Hepimiz öleceğiz,hepimiz,ne sirk!Bu bile tek başına birbirimizi sevmemizi sağlamalı ama yapmıyor.Saçma şeyler bizi dehşete düşürüyor,dümdüz ediyor,hiçlik tarafından yiyip bitiriliyoruz.Devam et,Mahler! Geceyi harikulade kıldın.Durma seni orospu çocuğu! Durma!



Ölüm hakkında ,bir çiçeğin büyümesi hakkında olandan daha fazla kederlenecek hiçbir şey yok.Korkunç olan ölüm değil insanların yaşadığı hayat ya da ölene kadar hayatın tadını çıkarmamaları.Kendi hayatlarına saygı göstermiyorlar,üzerine işiyorlar.Sıçıp batırıyorlar.Sersem herifler.Düzüşmeye,filmlere,paraya,aileye ,becermeye çok fazla yoğunlaşıyorlar.Akılları pamukla dolu.Tanrı'ya düşünmeden inanıyorlar,ülkeye düşünmeden inanıyorlar.Çok geçmeden nasıl düşünüleceğini unutuyorlar,başkalarının onlar adına düşünmesine izin veriyolar.Beyinleri pamukla dolu.Çirkin görünüyorlar,çirkin konuşuyorlar,yürüyüşleri bile çirkin.Onlara yüzyılların en iyi müziğini çalın,duymazlar.Çoğu insanın ölümü yalandan.Uğruna ölecek hiç bir şey kalmadı.görüyorsunuz ya,atlara ihtiyacım var,espri yeteneğimi kaybettim.Ölümün katlanamayacağı tek şey sizin ona gülmenizdir.Gerçek kahkaha en büyük anlaşmazlıkları kıçından vurur.3 ya da 4 haftadır gülmedim.Bir şey beni diri diri yiyor.Kendimi tırmalıyorum,kıvrılıp büküyorum,etrafıma bakınıyorum,anlamaya çalışıyorum.Avcı zeki.Onu göremezsin.Her kim olduğunu.


not:bunlar yazarın "The captain is out to lunch and the sailors have taken over the ship"  adlı eserinin kendi çevirdiğim bir kısmıdır.





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder