Sanırım her zaman kendimize acı
çektirmek isteyeceğimiz bir şeyler var.Hipodromda diğer
insanların duygularını hissedersin,çaresiz karanlığı,ve nasıl
da pes edip gittiklerini.Hipodrom kalabalığı bir bedene
indirilmiş dünya,ölüm ve kaybetmeyle ezip ufalayan
hayattır.Sonuçta kimse kazanmaz,göz kamaştırıcı parıltıdan
uzakta bir dakikalığına sadece cezamızın gecikmesini
bekleriz.(kahretsin,bu amaçsızlığın üzerine düşüncelere
dalarken,sigaramın yanık ucu parmağıma çarptı.Bu beni
uyandırıp,Sartre havasından çıkardı!)Kahrolası,bizim mizaha
ihtiyacımız var,gülmeye.Eskiden daha çok gülerdim,yazmak dışında
her şeyi daha çok yapardım.Şimdi,yazıyorum,yazıyorum ve
yazıyorum,yaşlandıkça daha çok yazıyorum ölümle dans
ederek.Ne şov ama.Bence fena değil.Bir gün “Bukowski
ölmüş”,diyecekler ve ben gerçekten keşfedileceğim ve kokuşmuş
parlak elektrik direklerinden sarkıtılacağım.Ne olmuş
yani?Ölümsüzlük yaşayanların aptalca bir icadı.Hipodromların
ne yaptığını görebiliyor musun?Bu döngüyü devam
ettiriyor.Şimşek ve şans.Son mavi kuş şarkısını
söylüyor.Söylediğim herhangi bir şey kulağa hoş geliyor çünkü
ben yazarken kumar oynuyorum.Çok fazlalar,çok
dikkatliler.Çalışıyor,öğretiyor ve başarısız
oluyorlar.Gelenek onları ateşlerinden soyup çıkarıyor.Şimdi
daha iyi hissediyorum,burada 2.katta Macintosh bilgisayarımla.O
benim dostum.Ve radyoda Mahler çalıyor,rahatça akıp gidiyor
birinin bazı zamanlar ihtiyaç duyacağı riskleri alarak.Sonra
sesin tizleşmesiyle kendinden geçirip,coşturuyor
insanı.Teşekkürler Mahler,senden ödünç alıyorum ve sana asla
borcumu ödeyemem.
Burada küçük bir balkon var,kapı
açık ve Harbor Otobanı'nda güneye giden arabaların ışıklarını
görebiliyorum,asla durmuyorlar,hiç bitmek bilmeyen ışık
akışı.Bütün o insanlar.Ne yaparlar?Ne düşünürler?Hepimiz
öleceğiz,hepimiz,ne sirk!Bu bile tek başına birbirimizi sevmemizi
sağlamalı ama yapmıyor.Saçma şeyler bizi dehşete
düşürüyor,dümdüz ediyor,hiçlik tarafından yiyip
bitiriliyoruz.Devam et,Mahler! Geceyi harikulade kıldın.Durma seni
orospu çocuğu! Durma!
Ölüm hakkında ,bir çiçeğin
büyümesi hakkında olandan daha fazla kederlenecek hiçbir şey
yok.Korkunç olan ölüm değil insanların yaşadığı hayat ya da
ölene kadar hayatın tadını çıkarmamaları.Kendi hayatlarına
saygı göstermiyorlar,üzerine işiyorlar.Sıçıp
batırıyorlar.Sersem herifler.Düzüşmeye,filmlere,paraya,aileye
,becermeye çok fazla yoğunlaşıyorlar.Akılları pamukla
dolu.Tanrı'ya düşünmeden inanıyorlar,ülkeye düşünmeden
inanıyorlar.Çok geçmeden nasıl düşünüleceğini
unutuyorlar,başkalarının onlar adına düşünmesine izin
veriyolar.Beyinleri pamukla dolu.Çirkin görünüyorlar,çirkin
konuşuyorlar,yürüyüşleri bile çirkin.Onlara yüzyılların en
iyi müziğini çalın,duymazlar.Çoğu insanın ölümü
yalandan.Uğruna ölecek hiç bir şey kalmadı.görüyorsunuz
ya,atlara ihtiyacım var,espri yeteneğimi kaybettim.Ölümün
katlanamayacağı tek şey sizin ona gülmenizdir.Gerçek kahkaha en
büyük anlaşmazlıkları kıçından vurur.3 ya da 4 haftadır
gülmedim.Bir şey beni diri diri yiyor.Kendimi tırmalıyorum,kıvrılıp
büküyorum,etrafıma bakınıyorum,anlamaya çalışıyorum.Avcı
zeki.Onu göremezsin.Her kim olduğunu.
not:bunlar yazarın "The captain is out to lunch and the sailors have taken over the ship" adlı eserinin kendi çevirdiğim bir kısmıdır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder