White on white translucent black capes
Back on the rack
Bela Lugosi's dead.
hiç gitmek gelmiyor içimden biliyorsun değil mi?
bakma bana öyle dolmak üzere olan gözlerle
kısa süre sonra döneceğimi ikimiz de biliyoruz zaten.
senle ben zaman bükücü değil miyiz ya hani?
hani vakit çok çok farklı akıyor ya olduğundan,
birlikteyken..
The bats have left the bell tower
The victims have been bled
Red velvet lines the black box
Bela Lugosi's dead
gözlerin birer kıymetli yeşil taş
Undead undead undead.
dışarıda yağmur yağıyor
The virginal brides file past his tomb
Strewn with time's dead flowers
Bereft in deathly bloom
Alone in a darkened room
The count
Bela Lugosi's dead.
sivri sivri kulelerde bekliyorum
gelip beni kurtarman için
kirpiklerimden kumlar savruluyor
deniz kokusuyla..
Undead undead undead!!!
gözlerimi kapatıyorum bir süreliğine
her şey yeşile dönüşüyor
yeşil taşlar yeşil yılanlar su yılanları nehirler kurbağalar
kabarıp patlıyorum zerrelerce saçılıyorum ortalığa
yüzüne bulaşıyorum
içiyorsun sen de beni
kokluyorsun
"gözlerindeki ifadeyi seviyorum" diyorsun
kızıl birer kadeh yansıması olup gölgelerde oynaşıyoruz
gecenin içinde kahkahalarımız dans ediyor
bela'nın sonsuzluğa karıştığını fark ediyoruz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder