William Cowper (1731–1800) God Moves in Mysterious Ways God moves in a mysterious way, His wonders to perform; He plants his footsteps in the sea, And rides upon the storm. Deep in unfathomable mines Of never failing skill, He treasures up his bright designs, And works his sovereign will. Ye fearful saints, fresh courage take, The clouds ye so much dread are big with mercy, and shall break In blessings on your head. Judge not the Lord by feeble sense, But trust him for his grace; Behind a frowning providence, He hides a smiling face. His purposes will ripen fast, Unfolding every hour; The bud may have a bitter taste, But sweet will be the flower. Blind unbelief is sure to err, And scan his work in vain; God is his own interpreter, And he will make it plain. William Cowper was a British poet and hymnist. He struggled throughout his life with depression, doubts, and fears.
"I see a red door and I want it painted black No colors anymore I want them to turn black I see the girls walk by dressed in their summer clothes I have to turn my head until my darkness goes"
Kırmızı bir kapı görüyorum ve siyaha boyalı istiyorum onu. Hiçbir renk yok artık hepsi siyaha dönsün istiyorum. Yazlık elbiseleri içinde yürüyen kızlar görüyorum Karanlığım kaybolana kadar kafamı çeviriyorum.
"I see a line of cars and they're all painted black With flowers and my love both never to come back I see people turn their heads and quickly look away Like a new born baby it just happens every day"
Bir dizi araba görüyorum ve hepsi siyah renkte. Çiçeklerle birlikte aşkım, asla geri dönmeyecekler. Görüyorum; insanlar kafalarını çevirip hızla başka yöne bakıyor yeni doğmuş bir bebek gibi her gün böyle oluyor.
"I look inside myself and see my heart is black I see my red door and must have it painted black Maybe then I'll fade away and not have to face the facts It's not easy facin' up when your whole world is black"
İçime dönüp baktığımda görüyorum ki kalbim de kararmış. Kırmızı kapımı görüyorum ve onu siyaha boyamalıyım. Belki ozaman yok olup giderim ve gerçeklerle yüzleşmek zorunda kalmam. Tüm dünyan kapkarayken 'yüzleşmek' kolay değil.
"No more will my green sea go turn a deeper blue I could not foresee this thing happening to you If I look hard enough into the settin' sun My love will laugh with me before the mornin' comes"
Artık yeşil denizim daha koyu bir maviye dönüşmeyecek Bunun sana olup olamayacağını önceden tahmin edemem Eğer batan güneşe yeterince bakarsam sabah olmadan aşkım benimle birlikte gülecek
"I wanna see it painted, painted black Black as night, black as coal I wanna see the sun blotted out from the sky I wanna see it painted, painted, painted, painted black Yeah! Hmm, hmm, hmm,..."
Boyanmasını , siyaha boyanmasını istiyorum Gece kadar, kömür kadar siyah Güneşin gök yüzünden siktirolup gittiğini görmek istiyorum siyaha, siyaha, siyaha, siyaha boyalı görmek istiyorum her şeyi ! hmm hmm hmm.
sylvia plath ım belki de ben, yaratıcılığını yitirdiği için intiharı seçen ve katletmeyen çocuklarını kendiyle birlikte. bunalımdan çıkamayan bir türlü her geçen gün.
bense ıslanmış, ucu buruşmuş yara bandımla, soğuk mutfağımın bir köşesinde ayakta ölümüne içime çekerken sigaramın zehrini, o kelimedeki "i" sesli harfi gibi düştü gitti gözümün önünden en genç ve körpe yıllarım.
ne kadar uçarsan havalarda o kadar yerin dibine çakılırsın jet hızıyla, ne kadar çok uzaklaşırsan evinden, o kadar çok gerisin geri yürümek zorunda kalırsın debelene debelene.. nefret beni içine alıp sarmalamaya çalıştı evet bu kelime öldürür insanı aç kapıyı da gireyim içine saklanacak hiç yerim yok hadi şov başlasın. bu duygu beni aşağılıyor, daha da diplere dibe dibe dibe durmadan... gidiyorum akıyorum, ve sonunda sanırım çakıldım kaldım! TAK!