otobüste eve önerken güneş batmak üzere. tatlı anılara dalıyorum. içinde sen varsın. natürlich. gülümsüyorum pencere kenarından bakarken dış dünyaya. o sırada gözümün takılı olduğu insanlar varsa şayet, yanlış anlıyorlar, onlar da bana cevaben dik dik bakıyor. umrumda değil. sırıtmaya devam ediyorum ufuktan. gözlerimi kaçırmam için bir gerekçe yok.
ikinci buluşmamızdı. beyaz, artık paslanmaya başlamış demir korkuluklara yaslanarak denizi seyrediyorduk. kenarlarda su sığdı. dibindeki kumlar ve pislikler görünüyordu net şekilde ve hatta suda denizanaları vardı. en çok hatırladığım ayrıntı bu hayvancıklar ve sımsıcak bir güneş. heyecan ve utançtan sımsıkı tutuyordum çantamın sapını.. bakışlarım sığ sulardaydı. yanıma yaklaşıyordun. sarılmak istiyordun. belimi kavramıştın. geri çektim kendimi. henüz erkendi. aslında sadece birkaç saniyeliğine ya da saatliğine erkendi. gözümü takılı olduğu sudan çevirip sana yönelttim.
ve az daha sonra artık sevgiliydik. . .
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder